İşçi ile işveren arasındaki iş ilişkisinin bozulması sonucunda taraflar arasındaki uyuşmazlığın istatistiksel olarak birçoğunun yargıya taşındığı bilinen bir gerçektir. İşçi ile işveren arasında toplumsal barışın bozulması ve uyuşmazlığın yargıya intikalinden sonra işçilik alacaklarının ispatı hususunda en önemli delillerden biri tanık delilidir. Tanık delili ile ispat edilebilecek olgulardan birçoğu ya bilgi eksikliği ya da tanık delilinin önemi kavranamadığından ispat edilememekte ve maddi kayıplara uğranılmaktadır. Bu kayıpların en aza indirgenmesi ve işçinin hakkını deyim yerindeyse kuruşuna kadar alabilmesi için tanık delilinin etkin bir şekilde kullanılması gerekmektedir. Bu bölümde fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile hafta tatili ücretinin dava yolu ile talep edilmesi halinde; tanık delilinin kullanılmasında dikkat edilmesi gereken birkaç önemli noktaya değineceğiz.
Kural olarak 4857 sayılı İş Yasası’nın 63. maddesi ve bu maddeye dayanılarak çıkarılan Yönetmelik hükümleri gereğince işverenin; bütün işçilerin günlük çalışma sürelerini uygun araçlar ile belgeleme, yine 4857 sayılı İş Yasası’nın 41. maddesi gereğince fazla çalışma yapan işçinin yapmış olduğu bu çalışmaya ilişkin belge düzenleme, bir suretini işçi özlük dosyasında saklama yükümlülüğü bulunmaktadır.
İşveren tarafından işçinin günlük veya haftalık çalışma saatlerini ortaya koyan işe giriş kayıtları, parmak okuma kayıtları ve kart basma sistemine ait kayıtların varlığı halinde; tanıkların beyanlarına itibar edilmesi mümkün değildir(Söz konusu kayıtlarda işçinin imzasının olmaması ve gerçeği yansıtmadığının iddia edildiği durumlarda kayıtlarla ilgili mahkemece araştırma yapılması gerekmektedir) . Ayrıca işçinin ücret bordrosu işçi tarafından imzalanmış ve bordroda fazla çalışma tahakkuku var ise bu durumda bordrodaki tahakkuktan daha fazla çalışma yapıldığının tanık delili ile ispatlanması mümkün olmayıp; yazılı delil ispat şartıdır.
Ülkemizde ne yazık ki birçok işveren gerek ek maliyet gerekse işçinin zaten yapmış olduğu fazla çalışmayı yazılı olarak ortaya koymama düşüncesi ile işe giriş işten çıkış kaydı tutmamaktadır. İşverenin işçinin çalışma saatlerinin kaydını tutmadığı hallerde de tanık beyanının önemi ortaya çıkmaktadır. Bu gibi durumlarda fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile hafta tatilinin hesaplanabilmesi ve işçinin hakkını tamamı ile alabilmesi için tanıkların seçiminde özen gösterilmesi gerekmektedir. Bu yazımızda kısaca tanıkların seçiminde yapılan hatalara örnekler verilerek dava açan işçinin maddi kayıplarının nedenlerinden bahsedilecektir. Her somut uyuşmazlığın kendi içinde ayrıca değerlendirilmesi gerektiğini belirterek tanık delili ile ilgili yapılan hatalarla ilgili değerlendirmelerimiz aşağıdaki gibidir.
İşveren Aleyhine Dava Açan Arkadaşın Tanık Olarak Bildirilmesi
Yargıtay 9. ve Kapatılan 22. Hukuk Dairesi son yıllarda oldukça fazla dosyada, dava açan tanıkların salt beyanları ile değerlendirme yapılamayacağına ve taleplerin reddine karar vermektedir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin husumetli tanık beyanı hususundaki kararlarının devamlılık ve istikrar kazandığı görülmektedir. Bu doğrultuda tanıkların seçiminde mümkün olduğunca dava açmayan çalışma arkadaşının tanık olarak gösterilmesi gerekmektedir. Şayet dava açan çalışma arkadaşının tanık olarak gösterilmesi zorunluluk arz ediyor ise fazla çalışma yapıldığını, ubgt günleri ile hafta tatilinde çalışıldığını gösterir yan delillerin de değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2019/6514 E. , 2021/2443 K. 27/01/2021 tarihli ilamı: Taraflar arasında davacının fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Somut uyuşmazlıkta, davacının fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı talebi tanık anlatımına göre hesaplanıp hüküm altına alınmıştır. Ne var ki; davacı tanıkları davalı işverene karşı dava açtıklarını beyan etmişlerdir. Şu halde yan deliller ile desteklenmedikçe tek başına husumetli tanık anlatımları ile sonuca varılması mümkün değildir. Dolayısıyla, fazla çalışma yaptığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını ispatla yükümlü davacı bu iddialarını yöntemince ispatlayamadığından davacının bu alacak taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Tanıkların Beyanlarına Davacı İle Birlikte Çalışılan Dönemle Sınırlı Olarak İtibar Edileceğinin Gözden Kaçırılması
Uygulamada dava açıldıktan sonra ve tanıkların bildirilmesi gereken aşamada tanıkların, davacı ile birlikte çalıştığı dönem dikkate alınmamakta ya da gözden kaçırılmaktadır. Bu gibi durumlarda yargılama sonucunda davacı işçinin ispat külfetini kısmı olarak yerine getirdiği kabul edilmekte ve maddi kayıplar gündeme gelmektedir. Örneğin A isimli kişi bir işyerinde 01.01.2017-31.12.2021 tarihleri arasında çalışmış ve fazla çalışma alacağı yönünden işveren B’ye dava açmıştır. İşyerinde beraber çalıştığı iş arkadaşı B VE C’yi tanık olarak bildirmiştir. Tanıklardan B 01.01.2017-31.12.2017, C ise 01.01.2021-31.12.2021 tarihleri arasında davalı işyerinde çalışmıştır. Tanıkların beyanlarına mahkemece itibar edilmesi halinde davacının sadece 2017 ve 2021 yıllarına ait fazla çalışmalarını ispat ettiğinin kabulü gerekecek olup; Davacı A 2018,2019 ve 2020 yıllarına ait fazla çalışma alacaklarına kavuşmaması gündeme gelecektir(Bilirkişi raporlarına zamanında ve eksik itiraz etme hususlarının uygulandığının kabulü halinde).
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2016/32869 E. , 2020/18982 K.17/12/2020 tarihli ilamı: Somut olayda, davacı işçinin hafta tatili alacağı, 26/11/2010-31/12/2014 tarihleri arası dönemde tanık beyanlarına göre ayda 2 hafta tatilinde çalıştığı kabulü ile hesaplanmıştır. Söz konusu alacağın ispatı konusunda, dosya içerisinde, işyerindeki çalışma düzenini gösterir kayıt bulunmadığı, davacının fazla çalışmalarının davacı tanık beyanlarına göre tespit edildiği, dinlenen tanıklardan Ş.G.; haftanın altı günü çalıştığını ifade ettiğinden hafta tatiline ilişkin beyanlarının duyuma dayalı olduğu anlaşılmış olup diğer davacı tanığı T.K.’un ise davacı ile birlikte çalıştıklarını beyan ettiği 2007-2010 yılları arası geçen süreye göre hafta tatili çalışması hesaplanan dönemin tamamında çalışma koşullarını bilemeyeceği gözetildiğinde tanık Takyeddin Kuş’un davacıyla birlikte ortak çalışma dönemi ile sınırlı olarak anılan alacak hesaplanmalı diğer dönemin ise ispatlanamadığı kabul edilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
Tanığın Duruşmada Dava Dilekçesinde Çalışıldığı İddia Edilen Mesai Saatlerine Uygun Dinletilmemesi/Dinlenilmemesi
Uygulamada en çok karşılan ve ciddi hak kayıplarına neden olan hususlardan biri de tanığın; dava dilekçesinde iddia edilen mesai saatlerine uygun bir şekilde mahkeme huzurunda dinletilmemesi veya mahkeme hâkimi tarafından dinlenilmemesidir.
Talep edilen alacak kalemlerinin ispatı ve hesaplanabilmesi için günlük ve haftalık çalışma saatlerinin somut bir şekilde yargılama esnasında ortaya konulması gerekmektedir. Örneğin işçi dava dilekçesi ile haftada 5 gün 08:00-18:00 saatleri arasında çalışma yapıldığını, günlük mesaisinin saat 19:00’a kadar uzadığını iddia etmiş ve tanık da davacının haftada 5 gün 08:00-18:00 saatleri arasında çalışma yapıldığını ve iş olduğu zaman mesainin 19:00’a kadar uzadığını beyan etmiş olsun. Bu çalışma sisteminde davacının ara dinlenme süresinin tenzili ile haftalık çalışma süresi 45 saat olacaktır. Davacının mesaisinin 19:00’a kadar uzadığı günler ile ilgili tanığın ortalama beyanının olması gerekmektedir ki hesaplama yapılabilsin. Örneğin haftada 2 veya 3 gün saat 19:00’a kadar çalışmanın yapıldığına dair tanık beyanı bulunmuyor ise salt iş olduğu zaman saat 19:00’a kadar çalışma yapılır şeklinde beyanla fazla çalışmanın değerlendirilmesi mümkün değildir. Böyle bir durumda yani tanığın genel geçer ifadeler kullanması halinde alacaklarını talep eden işçinin hak kaybına muhtemeldir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2017/13001 E., 2019/21580 K. ve 03.12.2019 tarihli ilamı: Davacı dava dilekçesinde fazla mesai yaptığını ancak karşılığı ücretlerin ödenmediğini iddia etmiş ve iddiasını ispat amacıyla tanık deliline dayanmıştır. Ancak davacının dinlettiği tanıklar davacının mesaisi olmadığını, asansör arızası ne zaman çıkarsa müdahale ettiğini belirtmiş olmakla mesai saatlerine yönelik bir beyanda bulunmamışlardır. Davacının bu iddialarını ispat etmek için ileri sürdüğü başka bir delili de bulunmamaktadır. Dinlenen tanıkların beyanları fazla mesai hesabı yapılabilmesi için yeterli somutlaştırmayı içermeyen, hesaba elverişli olmayan genel beyanlardır. Hesaba elverişli şekilde ispatlanamayan fazla mesai alacağı talebinin reddi yerine tanık beyanlardan yola çıkılarak fazla mesainin varsayımsal bir kabulle hesaplanıp hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2017/13521 E., 2020/10 K.13.01.2020 tarihli ilamına göre hafta tatili çalışma iddiası 7. gün çalışma halinde kabul edilebilir. Mahkemenin sorgu yöntemi eksik ve hatalıdır. Tanıklara haftada kaç gün çalışıldığı sorulmalıdır. Yapılacak iş taraf tanıklarını yeniden dinleyip haftada kaç gün çalışıldığı sorularak sonuca gitmektir. Hafta tatili talebinin tanıkların soyut (hafta sonu çalışılırdı) beyanları ile kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir
İşyerinde Çalışması Olmayan veya Komşu İşyeri Tanıklarının Alacak Davasında Tanık Olarak Dinletilmesi
Fazla çalışma, ubgt ve hafta tatili alacağının tanık delili ile ispat edilmek istenmesi halinde; tanıkların aynı işyerinde çalışan iş arkadaşlarından veya komşu işyerinde çalışan kişilerden seçilmesi gerekmektedir. Tanığın davalı işyerinde çalışmasının olmaması veya komşu işyeri tanığı olmaması halinde ispat külfetinin yerine getirilmediğine karar verilmesi ihtimali oldukça yüksektir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2016/6614 E. , 2019/16818 K. 26/09/2019 tarihli ilamı: Hükme esas alınan 01.10.2015 tarihli bilirkişi raporunda, davacı tanığı …’ın beyanı dikkate alınarak davacının hafta tatillerini bir hafta kullanıp bir hafta kullanmadığı yönünde hesaplama yapılmıştır. Davacı tanığı … ile diğer davacı tanığı … işyerinde çalışmamışlardır. Davalı tanıkları ise davacının haftada 6 gün çalıştığını beyan etmişlerdir. Bu itibarla davacı tarafından hafta tatillerinde çalıştığı ispat edilemediğinden, hafta tatili alacağının reddi gerekirken kabulü hatalıdır.
İşyerinde Çalışması Olmayan Aile Bireylerinin Tanık Olarak Dinletilmesi
Uygulamada bazı dosyalarda işyerinde çalışması olmayan aile bireylerinin tanık olarak dinletildiği görülmektedir. Yargıtay birçok emsal kararında işyerinde çalışması olmayan aile bireylerinin beyanlarının duyuma dayalı olduğuna karar vermekte ve taleplerin reddine karar vermektedir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi2016/13679 E. , 2020/2342 K.17.02.2020 tarihli ilamı: Somut uyuşmazlıkta; davacı tanıklarının davacının aile dostu ve kuzeni olduğu, tanıkların davacının iş yerinde çalışma düzenine dair bilgilerin görgüden çok davacıdan kaynaklı duyuma dayalı olduğu anlaşılmıştır. Dosya içerisinde davacının çalışma düzenine dair başkaca bilgi belge olmadığından ve çalışma düzeni tanık beyanları ile ispat edilemediği anlaşıldığından fazla mesai talebinin reddine karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Tanık delili iş hukukunda işçinin iddialarını ispat edilebilmek amacı ile kullanmış olduğu en önemli delil olup; kimi zaman bu delilin eksik ve hatalı kullanımından davaların reddine neden olmaktadır. İşçilik alacaklarına ilişkin davanın hak kaybı olmayacak şekilde sonuçlandırılabilmesi için tanık delilinin etkin ve en iyi şekilde kullanılması gerekmektedir.
Av. Bilirkişi Oğuz Danişoğlu
İşHukukuDavaları.com sitesinde yayınlandığımız makaleler ile güncel durumları yorumlayarak okuyucularımızı bilgilendirmeyi amaçlamaktayız. Ancak her bir hukuki durumun yorumlanması somut olayın şartlarının değerlendirilmesini gerektirmektedir.
Daha ayrıntılı bilgi ve hukuki destek almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
(YASAL UYARI: Bu makale, http://www.ishukukudavalari.com sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Köşe yazısının tamamı, kaynak gösterilse dahi, özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak aktif link verilerek alıntılanan köşe yazısının bir bölümü kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden yazının kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)