6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 25. maddesi “Sendika Özgürlüğünün Güvencesi” ile ilgili hükümleri içermektedir. Kanun maddesinin ilk fıkrası işe alımlarda sendikal ayrımcılık yasağını düzenlemektedir. Buna göre işçilerin işe alımları herhangi bir sendikaya üye olmaları veya olmamaları şartına bağlı tutulamaz. Maddenin ikinci fıkrasında işçilerin çalıştırılması ve çalıştırmaya son verilmesi ile ilgili ayırım yasağı düzenlenirken, üçüncü fıkrada ayırım yasağının sınırları belirtilmiştir. Buna göre işverenin, bir sendikaya üye işçiler ile sendika üyesi olmayan veya başka sendikalara üye olan işçiler arasında, çalışma koşulları veya çalıştırmaya son verilmesi bakımından herhangi bir ayrım yapması yasaklanmıştır. Ayrıca işçilerin sendikaya üye olmaları veya olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde sendikal faaliyetlere katılmalarından dolayı farklı işleme tabi tutulamayacağı ve bu nedenlerle işten çıkarılamayacağı ifade edilmiştir. 25. maddenin 8. fıkrasında iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmelerine bu hükümlere aykırı şartlar koyulamayacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesine bu düzenlemelere aykırı olarak eklenen maddeler, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 27. maddesi gereğince geçersiz olacaktır.
Sendikal Tazminat
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 25. Maddesinin 4. Fıkrası gereğince, 25. maddenin 1 – 3. fıkralarına aykırı hareket edilmesi halinde işverenin tazminat ödemesi söz konusu olacaktır. Madde hükmüne göre işverenin ilk üç fıkrada belirtilen ayrımcılık yasağına aykırı hareket etmesi durumunda işçinin bir yıllık ücretinden az olmamak üzere sendikal tazminata hükmedilir. Sendikal tazminata hükmedilmesi için işçinin iş sözleşmesinin sendikal ayrımcılık nedeniyle feshedilmesi gerekli değildir; işe alım sürecinde ve çalışma koşullarında ayrımcılık yapılması da işverenin sendikal tazminata mahkûm edilmesi sonucunu doğuracaktır.
Sendikal Nedenle İş Sözleşmesinin Feshedilmesi
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 25. Maddesinin 5. Fıkrası “Sendikal bir nedenle iş sözleşmesinin feshi hâlinde işçi, 4857 sayılı Kanunun 20 ve 21 inci madde hükümlerine göre dava açma hakkına sahiptir.” hükmünü içermektedir. Madde hükmünde atıf yapılan 4857 sayılı İş Kanunu’nun ilgili maddeleri “Fesih Bildirimine İtiraz ve Usulü” ile “Geçersiz Yapılan Feshin Sonuçları” başlıklarını düzenlemektedir. Buna göre iş güvencesi kapsamında olmayan bir işçinin iş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedilmesi durumunda işe iade davası açması mümkündür. Dolayısıyla iş güvencesi kapsamında çalışmayan bir işçinin işe iade davası açması yalnızca sendikal nedenle fesih iddiası söz konusu olduğunda mümkün olacaktır.
5. fıkranın devamında “İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğinin tespit edilmesi hâlinde, 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesine göre işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın sendikal tazminata karar verilir. Ancak işçinin işe başlatılmaması hâlinde, ayrıca 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen tazminata hükmedilmez. İşçinin 4857 sayılı Kanunun yukarıdaki hükümlerine göre dava açmaması ayrıca sendikal tazminat talebini engellemez.” düzenlemesi yer almaktadır. Sendikal nedenle fesih nedeniyle açılan bir davada feshin sendikal nedenle yapıldığı sonucuna varılırsa işçi lehine, işe başlatmadan bağımsız olarak, en az 1 yıllık ücreti tutarında sendikal tazminata hükmedilir. Ayrıca işçi lehine, aynı iş güvencesi kapsamında çalışan bir işçi gibi, 4 aylık boşta geçen süre ücretine de hükmedilir. Ancak işe iade kararına rağmen işverenin işçiyi işe başlatmaması halinde 4857 sayılı Kanun’un 21. Maddesinin 1. Fıkrasında düzenlenen, işçinin 4 – 8 aylık ücreti tutarındaki işe başlatmama tazminatının ödenmesi söz konusu olmayacaktır. Ayrıca mahkeme feshin sendikal nedene dayanmadığı sonucuna varırsa, fesih geçerli nedene dayanmasa bile feshin geçersizliğine ve 4 aylık boşta geçen sürenin ödenmesine karar veremeyecektir. Son olarak işçinin sendikal tazminat talebinde bulunması için işe iade davası açması zorunlu olmayıp, yalnızca sendikal tazminat talebi içeren bir dava açması da mümkündür.
Sendikal Nedenle Fesih Durumunda İspat
Sendikal nedenle fesih iddiası ile açılacak davada feshin nedenini ispat yükü işveren üzerindedir. Ancak işçi feshin, işverenin ileri sürdüğü nedenden farklı olarak sendikal nedene dayandığını iddia ediyorsa, bu iddiasını ispatlamakla yükümlüdür. Öte yandan, işçinin işverenin sendikal ayrımcılık yaptığını işaret eden somut bir durum veya güçlü emareler sunması durumunda, işverenin bu davranışlarının nedenlerini ispat etmesi gerekecektir.
Konu ile ilgili bir Yargıtay kararında feshin sendikal nedenle yapıldığının kabul edilebilmesi için, işyerinde sendikayı ve toplu iş sözleşmesini etkisiz hale getirmek amacıyla işverenin sendikalı işçileri işten çıkardığının tespit edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Başka bir kararda Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, işyerinde sendikal örgütlenme ve toplu iş sözleşmesi yetki sürecine başlanılmasından sonra, sendika üyesi işçilerin işten çıkarılmaları ve sendika üyesi olmayan ya da üyelikten istifa eden işçilerin görev yerlerinin değiştirilerek çalışmaya devam ettirilmelerinin feshin sendikal nedenle yapıldığının kabulünü gerektirdiği sonucuna varmıştır. (Yargıtay 22. HD, 11.06.2014, E.2014/15027, K.2014/16870)
Ozan Akın
İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Uzmanı
İşHukukuDavaları.com sitesinde yayınlandığımız makaleler ile güncel durumları yorumlayarak okuyucularımızı bilgilendirmeyi amaçlamaktayız. Ancak her bir hukuki durumun yorumlanması somut olayın şartlarının değerlendirilmesini gerektirmektedir.
Daha ayrıntılı bilgi ve hukuki destek almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
(YASAL UYARI: Bu makale, www.ishukukudavalari.com sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Köşe yazısının tamamı, kaynak gösterilse dahi, özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak aktif link verilerek alıntılanan köşe yazısının bir bölümü kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden yazının kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)