Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2020/3027 Esas, 2020/10966 Karar numaralı ve 07.10.2020 tarihli kararında işyeri sahibinin başörtüsü takması nedeniyle çalışana baskı uygulamasının işçi açısından haklı nedenle fesih sebebi teşkil edeceğine ve istifa eden işçinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanacağına hükmetti.
Uyuşmazlığa konu olayda, 03.09.2010 – 16.03.2015 tarihleri arasında, bir otelde temizlik görevlisi olarak çalışan kadın işçi başörtüsü takması nedeniyle işvereni tarafından baskı ve hakarete maruz kaldığını belirterek işten ayrılmış ve işverene gönderdiği ihbarname ile iş sözleşmesini tek taraflı olarak feshetmiştir. Daha sonra işvereni aleyhine dava açarak kıdem tazminatı talep etmiştir. İlk derece mahkemesinde görülen dava sonucu, davacının kıdem tazminatı talebi reddedilmiş, davacı vekili de kararı temyiz etmiştir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin uyuşmazlık konusunu inceleyerek davacıyı haklı bulmuş ve temyiz olunan kararın bozulmasına karar vermiştir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi bozma kararında ilk olarak işçinin kişiliğini gözetme borcunun işveren açısından Anayasa’dan kaynaklanan bir yükümlülük olduğunu belirtmiştir. Din, vicdan, inanç, düşünce ve kanaat özgürlüğü ile ilgili Anayasa’da ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde yer alan maddelere atıf yapılan kararda işyerinde dini kıyafet ve aksesuar kullanılmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Düşünce, Vicdan ve Din Özgürlüğü” başlıklı 9. maddesi kapsamında din ve inancı açığa vurma hakkı çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Kararda ayrıca, 4857 sayılı İş Kanunu’nun “Eşit Davranma İlkesi” başlıklı 5. maddesinde yer alan “İş ilişkisinde dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrım yapılamaz.” hükmüne de atıf yapılarak işverenin din ve mezhep gibi sebeplerle ayrımcılık yapamayacağı belirtilmiştir. Her ne kadar kararda işyerindeki kılık kıyafete, çalışanların görünüş şekillerine, giyim ve kuşamlarına düzenleyici nitelikte kurallar koymak ve bu kuralları denetlemek yetkisi işverenin işyerini yönetim hakkının bir parçası olarak kabul edilse de işverenin kişilik haklarına, dini ve vicdani kanaatlerine tecavüz etmeme ve keyfi davranış ve uygulamayı dayatmama yükümlülüğü olduğu da ifade edilmiştir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi yaptığı incelemeler sonucu davalı işverenin ayrımcılık yasağını ve davacı işçinin kişilik haklarını ihlal ettiği sonucuna ulaşarak davacının yaptığı feshi haklı bulmuş, kıdem tazminatı talebinin kabulü gerekirken ilk derece mahkemesi tarafından reddedilmesini hatalı bularak kararın bozulmasına oybirliği ile karar vermiştir.
Ozan Akın
İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Uzmanı
İşHukukuDavaları.com sitesinde yayınlandığımız makaleler ile güncel durumları yorumlayarak okuyucularımızı bilgilendirmeyi amaçlamaktayız. Ancak her bir hukuki durumun yorumlanması somut olayın şartlarının değerlendirilmesini gerektirmektedir.
Daha ayrıntılı bilgi ve hukuki destek almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
(YASAL UYARI: Bu makale, www.ishukukudavalari.com sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Köşe yazısının tamamı, kaynak gösterilse dahi, özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak aktif link verilerek alıntılanan köşe yazısının bir bölümü kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden yazının kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)